Nakkaşların fırçasından Yunus Emre

Türk şiirinin ve kültürünün kurucularından olan, evrensel insani değerlerle tüm insanlığa yol gösteren tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre, vefatının 700. yıl dönümünde farklı milletleri buluşturan Minyatürlerle Yunus Emre sergisinde anılıyor.

Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olan 2021 yılının UNESCO tarafından anma yıl dönümleri arasına alınması vesilesiyle Tiflis Yunus Emre Enstitüsü ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğretim üyeleri koordinasyonunda Tiflis Tarih Müzesi’nde Minyatürlerle Yunus Emre Sergisi açıldı. Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi S. Hilal Arpacıoğlu, Öğr. Gör. Betül Bilgin, Öğr. Gör. Jahongir Ashurov’un ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan sergi, 10 Aralık’a kadar ziyaret edilebilecek.

Serginin açılış törenine Türkiye’nin Tiflis Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan, Almanya’nın Tiflis Büyükelçisi Hubert Knirsch, Brezilya’nın Tiflis Büyükelçisi Osvaldo Biato Junior, Tiflis Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Ali Oğuzhan Yüksel, Tiflis THY Müdürü Şerafettin Ekici, Gürcistan Milli Müzesi Başkanı Davit Lortkipanidze, Kazakistan ve Azerbaycan’ın büyükelçilik temsilcileri ve çok sayıda sanatsever katıldı.

Açılışta konuşan Büyükelçi Fatma Ceren Yazgan, serginin iki ülke arasındaki kültürel ilişkileri daha da güçlendireceğinin altını çizdi.

Tiflis Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Ali Oğuzhan Yüksel de serginin Yunus Emre’nin insan sevgisi ve hayata bakışını anlattığını, bu tür etkinliklerle Türk ve Gürcü hakları arasındaki kültürel köprülerin daha da kuvvetleneceğini dile getirdi.

Minyatür yeniden canlanıyor

Öğr. Gör. Betül Bilgin ise minyatürün İslam kültüründeki değeri, dünü ve bugünü, Üniversitemizin minyatür eğitimi ve bu sanata katkıları üzerine bilgiler verdiği konuşmasında, tüm insanlığın kültürel mirası olarak kabul edilen minyatürün özellikle İslam kültürünün bir temsili olarak günümüze kadar geldiğine, Anadolu’dan Uzak Doğu’ya geniş bir coğrafyada vücut bulduğuna dikkati çekti.

Edebiyattan tarihe, bilimsel konulardan dini konulara kadar birçok alanda gördüğümüz bu resimlerin İslam medeniyetleri olarak kabul edilen her devlet yapısında şekillenmiş ve üsluplaşmış olduğunu belirten Bilgin, “Bugün paha biçilemeyen bu sanat eserleri; Dünya kütüphanelerinde özenli bir biçimde korunmakta, araştırmacılara kaynak oluşturmaktadır. Bu minyatürler, eserin konusu hakkında görsel veri sunarken, yapıldığı coğrafya, sosyo-kültürel yaşantı, mimari gibi birçok alanda da bilgiler vermektedir.  Matbaanın icadı ve yazma kitap devrinin bitmesi ile yok olmaya yüz tutan minyatür günümüzde tekrar canlanmaya başlamış, kitaplardan duvarlara taşınarak görsel bir haz oluşturmuştur. Yönünü ve tarzını değiştiren bu sanat dalı, bugün popüler sanat dallarından biri olarak kabul görmekte ve sanat piyasasında da önemli bir yer almaktadır.” ifadelerini kullandı.

“Amacımız bu sanatı yaşatmak”

Yok olmanın eşiğinden dönen minyatürün bugün şekil ve kullanım olarak yapılan değişiklikler sebebiyle tartışmaları da beraberinde getirdiğini, bir yandan gelenekteki biçimlerini korurken diğer yandan da sanatçısının elinde özgün biçimlere dönüşmekle modern sanat düşüncesinin ön gördüğü çalışmalara imza atıldığını kaydeden Bilgin şöyle devam etti:

“Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi olarak kuruluşumuzdan itibaren var olan Geleneksel Türk Sanatları Bölümü içerisinde Türkiye’de bir ilk olan minyatür atölyesini kurduk. Kuruluşumuzun gayesi bu sanatı yaşatmak ve geleneksel kaideler eşliğinde günümüz sanat anlayışını yansıtabilecek sanatçılar yetiştirmektir. Bu bağlamda kuruluşumuzdan bu yana geçen 11 yılda çok kıymetli bir alt yapı oluşturarak önemli bir yol kat ettiğimize inanıyoruz. Ayrıca Üniversitemiz bünyesinde kurulan İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde de lisansüstü eğitime destek niteliğinde teorik faaliyetlerde bulunuyoruz. Buradaki nakkaşhanede geleneksel eğitimin öngördüğü biçim ve uygulamalar mercek altına alınmakta ve çıkan sonuçlar, proje çalışmalarımızda, eser üretim faaliyetlerimizde kullanılmaktadır.”

“Bizim Yunus’u anlatmak bizim derdimiz”

2021 yılının Yunus Emre’nin vefatının 700. yılına denk gelmesi ve UNESCO tarafından Yunus Emre Yılı ilan edilmesinin sanatsal çalışmalara etki ettiğine işaret eden Bilgin, “Anadolu topraklarına şiirleri ile imza atan, 700 senedir gönüllerimizi fethetmiş Bizim Yunus’u anlamak ve anlatmak bizim derdimizdir. Bu gibi yıl dönümleri ve anmalar tazelenmek için birer fırsattır. Bu tazelenişten ilhamla gerek Yunus Emre’nin şiirleri gerekse felsefesi ve düşünce dünyasını fırçalarıyla sergiye taşıyan sanatçılarımız, daha önce yapılmayan görsel bir anlatım dilini bizlere aktararak bu güzelliği çoğaltma yolunda önemli bir başarıya imza atmışlardır. Bu projeyi oluştururken desteklerini bizden esirgemeyen Tiflis Yunus Emre Enstitüsü Müdürüne, Sayın Büyükelçimize ve sanatçı öğrencilerimize çok teşekkür ederim.” diyerek sözlerini tamamladı.