Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine kalemiyle omuz veren Mehmet Âkif Ersoy, vefat yıl dönümünde şahsiyeti, yaşamı, eserleri ve hissettirdikleriyle anıldı.
“Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı” yılı olarak ilan edilen 2021 yılının son günlerine yaklaşırken, büyük şairi anmak, toplumun milli ve manevi duygularında meydana getirdiği etkiyi konuşmak ve sanata yansımalarını izlemek üzere Üsküdar Yerleşkesi’nde “Hissetmek ve Söylemek” Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı sergi ve paneli düzenlendi. İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Güzel Sanatlar Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi ortaklığındaki panele konuşmacı olarak Prof. Dr. M. Fatih Andı, Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Hasan Akay ve Doç. Dr. Turgay Anar katıldı. Sergide ise Güzel Sanatlar Fakültesi akademisyenleri ve öğrencilerinin farklı türlerdeki üretimleri sanatseverlerin ilgisine sunuldu.
“Mesele” üreten bir şair
Rektörümüz Prof. Dr. M. Fatih Andı, toplumsal hayatımızın kurucu ve çok yönlü şahsiyetlerinden Mehmet Âkif Ersoy’un tüm büyük sanatkârlar gibi hayatı ve eserleriyle “mesele” ürettiğini, ardından gelen entelektüellerin bu meseleler üzerine yeni düşünceler geliştirdiğini belirterek şöyle devam etti:
“Âkif’in şiiri ve nesri kendi zamanında olduğu kadar bugüne de çok şey söylüyor. Metinlerinde hem kendi çağının meseleleri hem de bugüne kadar devamlılığını koruyan meseleler var. Hayatı eserlerine dâhil bir şairdir. O yüzden Âkif’in hayatı bize birtakım meseleler, açılımlar getirir. Medeniyet birikimimiz karşısında nasıl bir yerde durduğu, Müslümanlık ve modernleşmeye nasıl baktığı, ulus devletin kurucuları tarafından niçin dışlandığı, Mısır’a neden gittiği gibi farklı birçok soru bu çerçevede cevaplanmalıdır.”
Mehmet Âkif Ersoy’un başından itibaren vakfedilmiş bir hayat yaşadığına, İslam’ı ve İslam’ın meselelerini şiire taşıyan ilk şair olduğuna dikkati çeken Andı, “Bu hayatın topluma ve inanca bakan iki boyutu vardır. ‘Ben’ söylemi mümkün olduğunca asgariye indirilmiştir. Tüm eserlerinin özü ise İslam’dır. Eserlerinin omurgasını oluşturan hakikat, samimiyet, hikmet ve ahlak kavramlarına yaptığı vurgu büyük kitleler tarafından niçin sahiplenildiğini de gösterir. Şiirlerindeki hikmet boyutu olmasaydı, Âkif camiye kadar giren bir şair olamazdı.” ifadelerini kullandı.
“Zaferi müjdelemiştir”
İstiklâl Marşı’nın yazılış sürecinden bahseden yazar Beşir Ayvazoğlu, Mehmet Âkif Ersoy’un ruhen bu marşı yazmaya hazır olduğunu söyleyerek, “Âkif belki de içinden birçok dizeyi söylüyordu. Balkan Harbi’nde yazdığı Hakkın Sesleri’nde marşı müjdeleyen birçok beyit ve dize vardır. Dolayısıyla Balkan Harbi’nden itibaren marşın zemini döşenmeye başlamıştır.” dedi.
Marşın bir milli mutabakat metni olduğuna dikkati çeken Ayvazoğlu, “İstiklâl Marşı’nın önemi; var olma yok olma noktasında herkesin gelecekten ümidi kestiği bir zamanda zaferi müjdelemiş olmasındadır. Âkif’in ölüm döşeğinde duası olan ‘Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın’, dilimizden eksik olmaması gereken bir duadır.” diye konuştu.
“Âkif’i mayalayan Bosnalı Ali Şevki Hoca’dır”
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Turgay Anar ise Mehmet Âkif’i düşünsel açıdan besleyen Bosnalı Ali Şevki Hoca, Safahat’ta yer aldığı ismiyle Köse İmam’dan söz etti.
Bosnalı Ali Şevki Hoca’nın, Âkif’i mayalayan unsurlardan birisi olduğunu kaydeden Anar, “Ali Şevki Hoca Âkif’in babasının öğrencisidir. Dini ve sosyal bilimlere ilgisi vardır. Âkif onun kütüphanesinden ve bir edebiyat mahfili olan evinden çokça faydalanır, ilk şiirlerini ona okutur. Âkif dediğimiz o önemli Türk-İslam mayasının nasıl oluşturulduğunu bize gösterir.” dedi.
“İstiklâl Marşı ruhun şiiridir”
Fiziksel ve metafiziksel bir okuma ile İstiklâl Marşı’na bakan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Akay, “İstiklâl Marşı evrensel, fiziksel, metafiziksel hakikati izli kavramlar üzerinden dile getirmektedir. Şehadet ve tevhit kavramlarında olduğu gibi içerdiği kavramsal imgelerin temsil değeri kadar, arz edildiği makamın farkındalığı dolayısıyla dua, davet ve çağrı değeri yüksektir.” ifadelerini kullandı.
Âkif’in ruhuyla gördüklerini ruhuyla yazan bir şair olduğunu dile getiren Akay, “İstiklâl Marşı da ruhun şiiridir. Kelimeler duyu veya daha öte anlamlar üstlenmiş sözcüklerdir. Bu nedenle hiçbir kavramı değiştirilemez. Daha önce değiştirilmesi gündeme geldiyse de çok şükür bertaraf edildi.” dedi.
Geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantıya davet
Mehmet Âkif Ersoy’un fikirleri ve şiirlerinden ilhamla hazırlanan “Hissetmek ve Söylemek” Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı sergisi panel konuşmacılarının da katılımıyla açıldı.
32 akademisyen sanatçı ve öğrencinin bağımsızlık mücadelesinin ruhsal deneyimiyle ilişki kuran çalışmalarından oluşan sergi Dicle Yıldırım’ın küratörlüğünde hazırlandı.
Mehmet Âkif Ersoy’un fikirleri, gerçekçi yaklaşımı ve zengin içeriğe sahip şiirlerinin sergiye ilham olduğunu dile getiren Dicle Yıldırım şunları kaydetti:
“Hissetmek ve Söylemek sergisi, İstiklâl Marşı ve şaire odaklanarak üretimdeki pratikleri besleyen anlamların izini sürüyor. Bağımsızlık mücadelesinin ruhsal deneyimiyle ilişki kuran çalışmalar, anlamlar üreten biçimler üzerinden yeniden düşünerek tarihsel ve toplumsal olanın nabzını tutuyor. Sanatçı ve tasarımcılar bu anlam kavrayışının önemini ortaya koyan yapıtlar ile bu süreci gözler önüne seriyor. Böylelikle her tekrarda yeniden anlam ve anlamlandırma serüvenini tahayyül ederek adeta duygusal topografyalar oluşturuyorlar. Bu içsel yaklaşımlar ve yorumlar sergi mekânını da üretimin bir parçası haline getiriyor. Böylelikle sergi; hatırlama, geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantıları kurmaya ve tanıklık etmeye davet niteliği taşıyor.”
Sergide yer alan çalışmalar; malzeme, biçim, form, renk, içerik ve bağlam olarak birbirlerinden ayrı ancak bütünde aynı ses havuzundan seslenen eserlerden oluşuyor. Üç ana mekândan oluşan sergide; hat, minyatür, tezhip, heykel, seramik, video ve ses enstalasyonlarının yanı sıra üç boyutlu çalışmalar ile yerleştirme sanatına dair sanat ve tasarım işlerine yer veriliyor.
“Hissetmek ve Söylemek” Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı sergisi, 21 Ocak 2022’ye kadar Üsküdar Yerleşkesi’nde görülebilir.