Bir İslam Sanat Düşüncesinden Söz Edilebilir Mi?

İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin 5 Mart'ta Zoom ve eş zamanlı olarak YouTube’da düzenlediği “Bir İslam Sanat Düşüncesinden Söz Edilebilir mi?” çalıştayının ikinci oturumunda “İslam Sanatı Alanına İlişkin Teorik Problemler” ele alındı.

Doç. Dr. Zeynep Gemuhluoğlu’nun modere ettiği ve müzakeresinin Prof. Dr. Selçuk Mülayim tarafından yapıldığı çalıştay, Doç. Dr. Başak Burcu Eke’nin “İslam Tarihi Yazımında Coğrafi Ayrım ve Eleştirisi” konulu bildirisi ile başladı.

 

“Coğrafya Gerçekten Kader Mi? Gereğinden Anlam ve Değer Mi Veriyoruz?”

İrrasyonel coğrafi ayrımın sonuçları ve bizim rasyonel haritamızın ne olması gerektiği sorularının sunumunun odak noktası olacağını belirten Başak Burcu Eke;
İslam Sanatı tanımlamasında oryantalist bir bakışın etkin olduğunu, bu tanımlamanın ikili mantık içinde sıkıştığını ifade ederek coğrafi ayrımın da bu mantığın pekiştireci haline geldiğinin altını çizdi. Bu minvalde coğrafi ayrım şablonuna uymayan yapı ve eserlerde Türk kültürü etkisi var ise bu etkiden bahsedilmediğine dikkat çekti. Uluslararası literatürde coğrafi ayrımın İslam Sanatları içinde en büyük zararının Selçuklu sanatına yansıdığını ifade eden Eke; Selçuklu demeden sadece coğrafya tanımlaması üzerinden gruplandırılan, tanımlanan ve açıklanan Selçuklu kültür ve sanat tarihi araştırmalarının özellikle son 10 yıldaki artışına işaret etti.

 

Minyatür anlattığı konunun ya kalbinde ya başucunda ya da ayakucunda yer alır.

“İslam Minyatür Sanatında Bağlam: Günümüz Minyatürleri Üzerine Bir Deneme” başlıklı bildirisiyle Dr. Öğr. Üyesi Hesna Haral; minyatürün, anlattığı konunun kalbinde(anlatılan hikayenin ortasında) bazen konunun baş ucunda (başında), bazen de hikayenin ayak ucunda(sonunda) yer aldığını ifade ederken çağdaş minyatür örneklerinde minyatürün fiziki bağlamının ortadan kalktığını ve çağdaş minyatür örneklerinin metinden bağımsız örnekler haline dönüşmüş vaziyette olduğunun altını çizdi. Haral, kendi gözlemleri sonucu bu durumun resmin aleyhine olduğunu ve resmin alımlayıcısı içerisinde zorluğa sebebiyet verdiğini ifade etti. Bildirisinde aynı sahneleri tasvir eden minyatürlerin geleneksel ve modern yorumlarına dair açıklamalar yapan Haral, çağdaş resimlerin andan bir kesit sunarak İslam Sanatı geleneğinin çok katmanlı, metaforik, sembolik dilinden uzaklaştığını ve bu uzaklığın yorumlamadaki zenginliği kısıtladığına dikkat çekti.

 

“Oryantalizmden Milliyetçiliğe: Türk ve İslam Sanatı Tarihine Yaklaşımlar” başlıklı bildirisiyle Dr. Öğretim Üyesi Elif Kök, İslam Sanatı ve mimarisinin yüzlerce yıllık bir tarihsel varlığı olmasına karşın konunun akademik araştırma alanı olarak 19. Yüzyılda Avrupa’da biçimlendiğini dolayısıyla İslam Sanatı araştırmalarının erken dönemlerinde oryantalist söylemin belirleyici olduğuna dikkat çekti. İslam Sanatının akademik bir çalışma olarak Müslüman toplumlarda şekillenmesinin 20. Yüzyılda başladığı ifade eden Kök, Türk ve İslam Sanatına oryantalist literatürün kaynaklık ettiğine işaret etti. Türkiye’deki çalışmaların dönemin ulus devletleşme politikasını da göz önüne alarak milliyetçi söylemlerle harmanlandığını ifade etti. Kök, her iki söylemin de (oryantalist ve milliyetçi) modern çağlara özgü perspektiften geçmişi yorumlayan söylemler olduğunu ifade etti.

 

Çalıştayın tamamına İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi YouTube kanalından ulaşılabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=F5drPrO5Ako&t=7116s