İslam estetiğine dair Türkçedeki öncü çalışmalardan biri de yaşayan velûd kültür tarihçilerimizden Beşir Ayvazoğlu’nun Aşk Estetiği’dir. “İslam Sanatlarının Estetiği Üzerine Bir Deneme” alt başlıklı çalışmasında Ayvazoğlu, İslami bir estetik nazariyesi sunmak niyetinde olmadığını, bugün İslam sanatı başlığı altında toplanabilecek ürünlerin arka planındaki dünya görüşünü ve estetik prensipleri anlayıp anlaşılır kılma hedefinde olduğunu belirtir. Birbiriyle devamlılık içindeki müstakil makalelerinde İslam estetiğinin kurucu prensipleri ile İslam sanatlarını inceleyerek ve ortak özelliklerin altını çizerek bir portre oluşturmaya girişir. Kitabına Aşk Estetiği ismini vermesinin arkasındaki neden ise, İslam’ın tevhit prensibi ve yine tasavvufi boyuttan bakıldığında evrenin var oluş prensibi olan aşk ve o aşkın tezahürlerinin peşine düşmektir. Bu meyanda, görünenin arkasındaki görünmeyen, varlıktan içkin olan aşkın güzelliğin araştırılması, sözlü sanatlar, hüsn-i hat, minyatür ve mimari üzerinden incelenmiştir. Özellikle “Gölge ve Gerçeğin Payı” bahsinde altını çizdiği, hakikatin sanat vasıtasıyla ifade edilmesi fikri, bizim üzerinde duracağımız temsil meselesiyle mutabakat hâlindedir. Örneğin Ayvazoğlu, “sanatçı sufi olmasa dahi, gelenek sayesinde hakikatten pay alır. Mihraba mukarnas işleyen taş işçisinin yaptığı, kesretten vahdete geçmektir. Bu bakımdan Ayvazoğlu’nun ilk baskısı 1982’de yapılmış çalışması, İslam estetiğini temsil veçhesiyle irdeleyen bir eser. Maalesef bu çalışmanın entelektüel dünyamıza girmesinin üzerinden otuz yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, bu “mestane bakış” akademimizde ve sanat dünyamızda bir karşılık bulamamasına ne kadar yerinsek az!